20 Kasım 2007 Salı

çapraz sosyal evren

çapraz ateş arasında kalmış bir kurbanın en depresif anıdır birden bütün seslerin susması. o an av ve avcı arasındaki ilişki, dünyayı güneşin yörüngesinde tutmaya çalışan hayali bir çelik halatınki kadar gergin ve kırılgandır. herhangi bir canlının ömrüyle kıyaslanabilecek bir süresi de olamaz o anın.

hayat çapraz ateş altında kalınmışçasına yaşanan bir olgudur
düşman belirsizdir belki ama birilerinin düşmanı olmak kaçınılmazdır
çünkü hayat düpedüz bir savaştır.

yaşam mücadelesinden bahsetmiyorum tabii ki
maymunların en kıdemlisi olmak birkaç fazla muzdan başka ne kazandırır ki baş maymuna.

işte ben tam bu seslerin sustuğu andayım şimdi
bütün hayatımı yönlendiren düşünsel akımlar ve bu akımlardan uydurduğum yeni akımlar ve bu yeni akımların içinde bulanan zihnimin kendi derinliğinde karaya vurmasıyla apaçık bir düzlükte çırılçıplak ortadayım

sesler sustu
gerilim an be an artıyor
ilk hangi yöne bakmam gerek bilmiyorum
bu an ne kadar sürer düşünemiyorum...

-----------------------------------------------------------

sosyal toplumun sağlığı ve bu sosyal toplum güruhu içindeki bireylerin en doğal güdüsü olarak türünün devamı için tanrısal bir objeye dinsel bir inançla bağlanması şüphesiz ki insanı hayatta tutan yegane düzenbazlıktır, bütün inançlar aslında putperestliktir desem yeridir belki de.
yine de her dinsizi ve her tanrı tanımazı da ayakta tutan bir takım inançsızlıklar vardır agnostisizme rağmen, ne de olsa kimse inanmasa bile bu umurunda olmaz aslında tanrının ve yeterli bir ölçüdür bu inanmamak için. tek kurtuluş kendinin tanrı olduğuna inanmasıdır daha da doğrusu bunu anlamasıdır insanın

işte ben tam bu inançların bittiği andayım şimdi
insanın tanrıya inanmamasından daha kötü olan,
insanın artık kendine inanmamasıdır
ben kendime olan inancımı yitirerek en büyük günahı işledim

sesler sustu
tanrısallık adım adım uzaklaşıyor
artık neye inanmam gerek bilmiyorum
inançsızlık...ölüm...huzur...deliriyor muyum...

-----------------------------------------------------------

evren kaosun içinde yükselen tabanı ve zirvesi belirsiz bir iskambil kulesidir ve insan kaosu tanımlayabilecek bir yapıya sahip değildir, bunu kabullenemeyecek kadar bencil ve isyankardır sadece, düzensizliğin sebebi kavrama yeteneği yada yeteneksizliğidir, aslında düzensizlik düzenli bir şekilde devam etmektedir kendince, evren bütün bu karmaşanın içinde sırf yıkılmaya müsait olduğu için kendi başına bir düzendir

işte ben tam bu kaosun orta yerindeyim şimdi
atıl bir şekilde ne kadar yararlı olurum yada çabalarım ne kadar hasar verir ben bütün bunların ortasında sadece bir gözlemci olarak var olabilir miyim tepkimeden zamanla

sesler sustu

kaos başlangıç mı yoksa son mu bilmiyorum
süreç ileri mi geri mi anlamıyorum
her şey bittiğinde

sadece her şey bitmiş olacak...umuyorum...

Hiç yorum yok: